6 Ocak 2013 Pazar

Sınavlara Hazırlanırken Hedefiniz Ne?


     
 Yolcuğumuzun ilk ve en önemli motivasyon kaynağı,  kişinin bir hedefinin olmasıdır. Neden olmadan yol yürünmez. Şimdi birlikte bir hikâye kuralım.  Hikâyemizde gözleri bağlı iki adam olsun. Bir helikopterle bu iki adamın çölün ortasına bırakıldığını düşünelim.  Tabi adamlar sırasıyla bırakalım.  Önce birini bıraktık diyelim.  Nereye gitmesi gerektiği konusunda hiçbir şey söylenmesin.
-              - Ben nereye gideceğim?
       Diye sorduğunda cevabımız “nereye istersen” olsun. Sence bu adam nasıl bir adım atar?  İstersen beraber bakalım.
                         Adam, helikopter ortalıktan kaybolduktan sonra, etrafa bakınır. Gideceği yönü kestiremez, çok kararsızdır.  Önce bir o tepeye çıkar, etrafa bakar. Sonra diğer tepeye.  Gideceği yönü belirleyemediği için ortalıkta dönüp durur.  Oysa bir an önce bir su kaynağı bulmak zorunda. Ama  su kaynağının nerede olduğu muamma. Biliyor olsaydı emin ol, bu kadar kararsız davranmazdı.

                        Diğer adamı düşünelim. Yine aynı helikopterle gözleri bağlı aynı çölün ortasına bırakılmış olsun. Bu adama,  bir pusula ve suyu bulacağı koordinatların verildiğini düşünelim. Koordinatlarda,  otuz km ileride büyük bir kaktüsün dibinde, pınar olduğunu varsayılsın.  Sence bu adam,  diğeri gibi karamsarlık yaşar mı? 

                        Bakalım;  adam gözlerini açar açmaz pusula ile koordinatları bulup,  hızla su kaynağına doğru yürüyecektir. Yani hedef bellidir. Onun yapması gerekense bir an önce yola çıkmak. Hedef çok somut bir hedeftir çünkü.   Senin için de hedef böyle olmalıdır.

                        Sıkı dur farklı bir şey söyleyeceğim. Hedefin var,  ama yürüme konusunda çok isteksizsin. Burada ciddi bir sorun var demektir.  Hedefin açlığını hissetmen gerek.  Bir adam,  içmek için su arayabilir. Ama çok susayan bir adamın aradığı gibi olmaz bu arama.  Düşünsene, iki gündür su içmeyen birisinin sokak sokak çeşme aradığını. Her tarafa dört gözle bakacak. Bir an önce çeşmeye ulaşmak için can atacak, efor sarf edecek. Sen de eğer hedefini belirlemişsen ve bu hedefine çok içten bir arzu duymuyorsan,  yürüyüşün çok yavaş olacak demektir. Dikkatini çekmek isterim. Yani sadece hedefin olması yetmiyor. Yağmurda sırılsıklam olmuş birisinin üşüdüğünü düşün. Isınması için ateşin sıcaklığını hissetmesi gerek.

                        İşte senin içinde de böyle bir sıcaklık olmalı. Hedefin doktor olmaksa,  beyaz önlüğü onlarca kez kalbine giydirmelisin. Kapıda bekleyen hastalarının,  senin için “çok iyi bir doktor” dediğini duymalısın. Eğer sen bir inşaat mühendisi isen, kafanda miğfer demirlerin arasında gezinmelisin.  Ellinci kata çıkıp bölgenin en yüksek kulesini dikmenin gururunu yaşamalısın. Projelerle şantiyelerde sabahlamalısın.

            Hakikaten zor mu bu? Sana bir önerim var. Her gün yatağına girdiğinde,  uykuya dalmadan önce,  hastalarını muayene et. İnşaatta şantiyede gezin. Ya da kimya laboratuarlarında sabahla. Unutma eylemden önce düşünce gelişir. Sen hedefini düşündükçe özleyecek, isteyeceksin. Bu özlem ve istek sende bir aşk ateşine dönmeli. Bölgenin en iyi bilgisayar mühendisi olup, bir hidroelektrik santralinin bütün kontrolünü alabilirsin. Bir kimyager olarak kansere çare olacak buluşlara imzanı atabilirsin. Öyle bir doktor olursun ki dünyanın çeşitli yerlerinden,  ayağına hastaların gelir.
“Çok zor, abarttık”  dediğini duyar gibiyim. Unutma en yükseğe çıkmayı hedefleyenler en aşağıda kalmazlar.Bir an önce uygun bir meslek seçip,  özlem ve hasretle nakış nakış düşüncelerle işlemelisin o’nu.   Bu güne kadar hep şunları duydun, okudun.  “ kişinin seçeceği meslek, kişisel özelliklerine uygun olmalı. Yani kişi en iyi yapabileceği bir iş kolunda çalışmalı.  Aslında doğrusu bu. Ama gerçek yaşamda böyle olmuyor. Birçok bölümü bitirmiş binlerce insanı,  neden mezun olduğu bölümün dışında çalışırken görüyoruz?  Neden yüz binlerce üniversite mezunu, bin bir umutla bitirdikleri bölüm sonrası işsiz ve parasız? Hangi insan sadece seviyor diye karın tokluğuna bir işte çalışır? Kendimizi kandırmayalım.

LÜTFEN DİKKAT:  İş-kur önünde kuyrukta beklemek istemiyorsan seçeceğin bölümle ilgili ciddi araştırma yapmalısın.
Yılda kaç mezun verir,
Mezun olan öğrencilerin hepsi iş bulabilmişler mi? Bekleyen var mı?
Çalışma koşulları ve çalışma alanları neler?
Bu konuda bazı öğrencilerin devekuşu taklidi yaptığını görüyorum. Tercih ettiği bölümde istihdam imkânı yok. Mezun olanların neredeyse hepsi boşta, ama öğrenci gene de tercih edebiliyor. Şunu anlatmak istiyorum. Mesleğini seviyorsun. Ama icra edecek bir ortam bulamıyorsun. Ne işe yarar?
 Hedefini oluşturdun. Ankara üniversitesi tıp fakültesine gitmeye karar verdin.
“Bu hedefe yürü”  ifadesi soyut bir ifade oluyor. Yani uzak bir hedef. Bir dağın arkada görüntüsü gibi fulü.  Soyut sözcükler kalıcı olmaz.  Soyut ifadeler kullanan kişileri de çok anlayan olmaz. Bu nedenle sana en somut şekliyle açıklamak istiyorum.

Gösterilen bu hedef,  100 basamaklı bir merdivenin en üstüne çıkmayı ifade ediyor.  Yani henüz mümkün olmayan bir eylemin hayal edilmesi gibi bir şey.  Peki nasıl somutlaştıracağız?
Merdiven en uzak basamağına bakmakla olmaz.  Önce yakın basamakları görmeliyiz.
Mesleğinle ilgili  bölüme gitmen için okul başarın ne olmalı.
Seçeceğin bölüm kaç puanla öğrenci alıyor.
Bu puanı almak için senin kaç soru yapmam gerek.
Bu sorulara cevabın hazır diyelim. Şimdi hedefi biraz daha yaklaştırıp bakalım.
Şu an denemelerde kaç doğru yapabiliyorsun? Düşündüğün bölüme gitmek için kaç doğru soruya ihtiyacın var?

Örnek; benim 370 puan almam için 180 sorudan 165 soru yapmam gerek. 
Peki şu an denemelerde kaç soru yapabiliyorum 135 .  Yani benim daha 30 soruya ihtiyacım var. Rutin şekilde yapılan her denemede, yaptığım soru sayısını artırmam gerek. Her denemede 3 soru artırmış olsam 10. denemede hedefime ulaşmış olacağım.


Lütfen her deneme için kendine soru artırma hedefi koy( Merdivenin ilk basamağı). Dağa yürüyen bir yolcu isen, öncelikle tepeleri geçmelisin. Bu ulaşılır küçük hedefler seni çok mutlu edecek.  Sen demiştin dersin.

Ne dersin;  bu konuya daha sonra devam etmek üzere son verelim mi?  Söyleyecek sözüm bitmedi daha.


Sınavlara Hazırlanmak Blog
Kaynak: Yazık Sınav Canavarı Olmuşsun!

0 yorum:

Yorum Gönder