- Ders çalışacağım ama birisi üzerime tonlarca yük yüklemiş gibi, kımıldayamıyorum.
- Sanki birileri elimden kalemimi defterimi alıyor.
- Televizyonun karşısında otururken bir bakmışım zaman akıp gitmiş.
- Üf ya! Konular çok birikti. Neresinden başlayacağım bilemiyorum.
Sana bir
soru: Sen tembel misin?
Cevabın evet ise Yukarıdaki
serzenişler tam senlik. Zevkine düşkün
olmalısın. Çay kahve, arkasından kola, ne istersin söyle? Valla iyi olur dediğini duyar gibiyim. Sen
aslında çok çalışan bir öğrenciden daha iradelisin. Sadece bu iradeni çalışmama
konusunda gösteriyorsun. Aslında sana
çok yazık. Neden mi?
Ders çalışmayı düşünmek, ders çalışmaktan
daha yorucu çünkü. Ayrıca sana kötü bir haberim var. Hani sen rahatına çok
düşkünsün ya. Yerinden kalkamayacak kadar rahat. Sıcağı görmüş miskin bir kedi gibi mayışık.
Bu rahatlığın ileride son bulacak, üzgünüm. Çalışmadığın için başarılı olmayacaksın.
Üniversiteye gidemeyeceksin. Üniversiteye gidemedin için, rahat bir iş bulma şansın olmayacak. Belki de
beden işçisi olacaksın. Küçümsemek haddim değil ama bağa bahçeye toprak
çapalamaya gideceksin. Ya da bir tamir atölyesinde motor yağlarıyla kararacaksın.
Ya da bir ev kızı olarak seçilmeyi bekleyeceksin. Belki bunları da
yapmayacak, sadece gezeceksin.
Kafeteryalara takılacaksın Anne ve
babanın baskısıyla çok az bir ücret karşılığı çok basit ama ağır bir işte
çalışmak zorunda kalacaksın. Okul arkadaşlarınla karşılaştığında onları
görmezlikten geleceksin. Onlar da seni görmezlikten gelecekler zaten. Ne
istediğin kızı alabileceksin ne de istediğine varabileceksin. Artık şansına ne
çıkarsa. Belki de hayatın boyunca kıt
kanaat geçinmek zorunda kalacaksın. Çocuklarının isteklerini yerine
getiremeyeceksin. Dramatize etmeyi hiç sevmem ama çocuğunun istediği bir
çikolatayı alamayacaksın. Sana asıl koyan da bu olacak. Hep başkalarına
imrenerek bakacaksın.
Farz edelim ki ileride çok zengin oldun. Pek olmaz ama. Eğitim almadığın için, içinde bir ukde olacak. Her gördüğün üniversite öğrencisinde kendini
hayal edeceksin. Gereksiz bir komplekse kapılacaksın. Ama maalesef gerçek hayatta, oyunlar aynen
böyle oynanıyor.
Şimdi soruyorum. Böyle bir hayat ister
misin?Hayır mı? Eğer hayır diyorsan
aşağıdaki söyleyeceklerim tam senlik.
Şimdi yerinden kalkıp dersin başına
oturdun. Özveriyle büyük bir azimle çalıştın. Çalışmanın karşılığını fazlasıyla
aldın. Yılmadın üşenmedin, neticesinde
güzel bir üniversitenin güzel bir bölümünü kazandın. Çevrendeki bakışlar
değişiverdi. Senin de onlara bakışın değişti. Tabi başkası için kolay şey
değil, İstanbul üniversitesi bilgisayar Mühendisliğini kazanmak. Okulun bittiğinde güzel bir şirkette dolgun
bir maaşla işe başladın diyelim. Muhtemelen kendini de geliştirdiğinde öyle
olacak. Mesleğini sen seçtin, evleneceğin insanı da sen seçeceksin. Seçtiğin
için en iyisi olsun isteyeceksin. Öyle de olacak. Çocuğunun isteğini yerine
getirmekte zorlanmayacaksın. Evin, araban, tatilin hepsi olacak.
Ben de isterim dediğini
duyabiliyorum.İster misin?
…………..
Şimdi sana bir itirafta bulunmanın
zamanı geldi. Gerçekten de ders çalışmak zor iş. Eğlenmek dururken kitaba,
deftere gömülmek, test yaprakları arasında kaybolmak gerçekten iğrenç. Şunu
açıkça söylemeliyim ki, ders çalışmayı seviyorum diyen insan sayısı çok azdır.
Ama işte o kişiler işin sırrını keşfetmişlerdir. Başarı, onlar için çocuk oyuncağıdır.
Peki, bu kişiler ne yapmışlardır da dersi
sever hale gelmişlerdir. Gözlemlerim neticesinde onlar, dersleri bir amaç
olarak görmediklerini fark ettim. Dersi, hedefe giden yolda sadece bir araç
olarak gördüklerini hissettim. Ders, İstanbul'a gitmek için binilen bir
arabadır. Yolculuk sıkıcı olabilir. Sonuçta zenginlik varsa çekilir. Bu sır kaşifleri, ders çalışınca, birçok mükafatı peşin peşin alıyor, aldıkça gaza
geliyorlar. Gaza geldikçe de daha hırslı bir şekilde konulara asılıyorlar. Onlar
için ders çalışmak bir maratonda koşmak gibidir. Koşmak, maraton koşusu. Ne
kadar zorlu bir süreç. Çekilebilir bir
tarafı yok yani. Öyle mi?
Bu maratonda arkada kalmak üzücü.
Önde olmaya ne dersin. Gurur verici değil mi? İpi ilk göğüslemek, herkes tarafından
alkışlanmak ne hoş değil mi? Bir sonraki
koşu için favori gösterilmek, “ Yeşim,
kesin birinci olur” dedirtmek çok hoş değil mi?
Sınavlara Hazırlanmak Blog
Kaynak: Yazık Sınav Canavarı Olmuşsun!
0 yorum:
Yorum Gönder